07 Kasım 2024

Allah’lı kitapsızlar

Yan yana iki üniversite. Selçuk Üniversitesi ve Konya Teknik Üniversitesi. Birincisinin resmî sitesinde 70.000’den fazla öğrencisi olduğu yazıyor. İkincisinin de 10.000’den fazla. Bu iki üniversitenin dibinde Konya’nın en kalabalık ikinci mahallesi var. İsmi Bosna Hersek. 2023 verilerine göre 40.000 civarlarında nüfusu var. Bu mahallede, doğal olarak fazlaca üniversite öğrencisi var. Buna kanıt olarak; mahallenin içinde birkaç öğrenci yurdu olmasını, en az 4-5 tane irili ufaklı spor salonu olmasını, sayması zor olacak kadar da kafe olmasını sunabiliriz. Ayrıca bildiğim kadarıyla 2’si ilkokul, 2’si ortaokul 2’si de lise olmak üzere 6 tane de okul var. Fakat bütün bunlara rağmen bu koca mahallede tek bir kitapçı dükkânı bile yok. Sadece, zabıta korkusuyla arabasının fotoğrafını çekmeme endişeyle izin veren ve tablasında yaklaşık 500 kitap olan bir seyyar satıcı var.

Serbest piyasa ekonomisi gereği bu tür işler arz-talep dengesiyle yürür. Yani kitaba yoğun bir talep olsaydı söz konusu mahallede mutlaka bir kitapçı olurdu diye düşünebiliriz. Sonuçta kitapçı açmak isteyen oldu da belediye mi izin vermedi(?) Gerçi belediye bazı taleplerin karşılanma girişimlerine engel olabiliyor. Aynı mahallede, eminim ki gençlerin alkollü mekanlara yoğun ilgisi olurdu fakat mahallenin kenarındaki lüks Grand Otel’in altındaki birkaç mekan dışında arkadaşınızla bira içebileceğiniz bir yer bulunmuyor. Bunun başlıca sebebinin, belediyenin alkollü mekân açmak isteyenlere ruhsat verme konusundaki isteksizliği olduğunu tahmin etmek güç değil.

Alkollü mekân açma girişimleri bir yana, belki geçmişte bu mahallede kitapçı açma girişimleri olmuştur. Ama bu girişimlerin muvaffak olmadığı aşikâr. Dolayısıyla bu mahallede kitaplara pek ilgi duyulmadığını söyleyebiliriz. Bu noktada karşı argüman olarak; kitapların günümüz dünyasında pandeminin de etkisiyle online olarak sipariş edildiği, üniversitenin içinde zaten bir kitapçının olduğu, mahallenin ortasında büyük bir kütüphane olduğu için kitapçıya gerek olmadığını ve maddi açıdan fazla kazanç sağlamayacağı düşüncesiyle insanların kitapçı açmaya yeltenmediği söylenebilir. Fakat bu mahallede, pandemi öncesinde online siparişler bu kadar yoğun değilken de kitapçı yoktu ve üniversitenin içindeki kitapçıda genellikle ders kitapları satılıyor. Ayrıca kütüphane 2022 yılının sonlarında açılmış ve henüz çok yeni. Son olarak da bu kadar fazla öğrenci nüfusunun olduğu bir yerde kitapçı açmak birçok kişinin aklından geçmiştir.

Mahallede, “kitaba talep olmadığı için kitapçı yok” deyince vakıadan öğrencileri sorumlu tutmuş gibi oldum. Ama başlıca sebep asla onlar değil. Çünkü eminim ki mahallede bir kitapçı olsaydı başta kızlar olmak üzere birçok öğrenci o kitapçıdan birçok kitap satın alırdı. Okumasa dahi mutlaka kitap satın alan çok olurdu. Misal ben. Nerede bir kitapçı görsem mutlaka içine girer, kitaplara göz atarım ve bazen yeni kitap kokusuna kayıtsız kalamayıp bir tane alırım. Elbette bu durum benim dışımda, kitaplara biraz olsun ilgi duyan birçok kişide görülen bir özelliktir. Peki bu mahallede neden yıllardır klasik bir roman satın alabileceğimiz bir kitapçı bulunmuyor?

Sorunun cevabı kültürle açıklanabilir. Kitap okumak da, kitap satın almak da, bir mahallede kitapçı açmak da kültürle ilgili. Hayatlarını, onun emirlerine göre organize etmeye çalıştıkları dinin kutsal kitabını bile okumayan bir şehrin insanlarında haliyle kitap kültürü pek oluşmamıştır. Zaten kitap okumak, satın almak veya kitapçı açmakla kitapta yazanları anlamak da aynı şey değildir. Değerli bir kitabı anlamak için çoğu zaman üzerine düşünmek, kafa yormak gerekir. Oysa Konya’da insanların düşünmeye pek ihtiyacı yoktur. Çünkü onların inançları vardır. E haliyle Konya’daki insanların ve onların çocuklarının kitaplarla kuvvetli ilişkilerinin olmaması kolaylıkla anlaşılabilir bir durumdur.

Argoda, vicdansızca hareket eden insanlar kastedilerek “Allah’sız kitapsız” diye bir tabir kullanılır. Bu tabir, özünde dinsizlere işaret eder ve yalnızca, Allah’a ve kitaplara inanmayan “kitapsız” insanların vicdansızmışçasına davranabileceği savına dayanır. Ama vaziyet o ki Konyalılar da kitaplarla çok içli dışlı değiller. O halde Konya’daki Müslümanlara soruyorum: Evde vitrinin üst raflarına koyduğunuz ve içinde ne yazdığına dair genellikle pek fikrinizin olmadığı kitabın dışında başka kitabınız yok mu, siz de mi kitapsızsınız?

Yeri gelmişken söyleyelim,

Kuran’ın ilk inen ayetleri olarak kabul edilen Alak Suresi 1-4. ayetlerde geçen “İkra” kelimesi, bir metni okumak anlamında değil; “İkra” kelimesi ile aynı kökten gelen “Kuran’ı” (yani “okunan” demek olan Kuran’ı) insanlara “duyurmak” anlamında kullanılır. Dolayısıyla Konya halkının, kitap kültürlerini geliştirmeyerek inandıkları dinin ilk inen ayetlerine uygun davranmadıklarını söyleyemeyiz.


Notlar

“İkra” ifadesi için bkz. http://ducanecundioglusimurggrubu.blogspot.com/2012/12/kuranin-ilk-emri-oku-mu.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder