Allah’lı kitapsızlar
Yan yana iki üniversite. Selçuk Üniversitesi ve Konya Teknik
Üniversitesi. Birincisinin resmî sitesinde 70.000’den fazla öğrencisi olduğu
yazıyor. İkincisinin de 10.000’den fazla. Bu iki üniversitenin dibinde
Konya’nın en kalabalık ikinci mahallesi var. İsmi Bosna Hersek. 2023 verilerine
göre 40.000 civarlarında nüfusu var. Bu mahallede, doğal olarak fazlaca
üniversite öğrencisi var. Buna kanıt olarak; mahallenin içinde birkaç öğrenci
yurdu olmasını, en az 4-5 tane irili ufaklı spor salonu olmasını, sayması zor
olacak kadar da kafe olmasını sunabiliriz. Ayrıca bildiğim kadarıyla 2’si
ilkokul, 2’si ortaokul 2’si de lise olmak üzere 6 tane de okul var. Fakat bütün
bunlara rağmen bu koca mahallede tek bir kitapçı dükkânı bile yok. Sadece, zabıta
korkusuyla arabasının fotoğrafını çekmeme endişeyle izin veren ve tablasında
yaklaşık 500 kitap olan bir seyyar satıcı var.
Serbest piyasa ekonomisi gereği bu tür işler arz-talep
dengesiyle yürür. Yani kitaba yoğun bir talep olsaydı söz konusu mahallede
mutlaka bir kitapçı olurdu diye düşünebiliriz. Sonuçta kitapçı açmak isteyen
oldu da belediye mi izin vermedi(?) Gerçi belediye bazı taleplerin karşılanma
girişimlerine engel olabiliyor. Aynı mahallede, eminim ki gençlerin alkollü
mekanlara yoğun ilgisi olurdu fakat mahallenin kenarındaki lüks Grand Otel’in
altındaki birkaç mekan dışında arkadaşınızla bira içebileceğiniz bir yer
bulunmuyor. Bunun başlıca sebebinin, belediyenin alkollü mekân açmak
isteyenlere ruhsat verme konusundaki isteksizliği olduğunu tahmin etmek güç değil.
Alkollü mekân açma girişimleri bir yana, belki geçmişte bu
mahallede kitapçı açma girişimleri olmuştur. Ama bu girişimlerin muvaffak
olmadığı aşikâr. Dolayısıyla bu mahallede kitaplara pek ilgi duyulmadığını
söyleyebiliriz. Bu noktada karşı argüman olarak; kitapların günümüz dünyasında
pandeminin de etkisiyle online olarak sipariş edildiği, üniversitenin içinde
zaten bir kitapçının olduğu, mahallenin ortasında büyük bir kütüphane olduğu
için kitapçıya gerek olmadığını ve maddi açıdan fazla kazanç sağlamayacağı
düşüncesiyle insanların kitapçı açmaya yeltenmediği söylenebilir. Fakat bu
mahallede, pandemi öncesinde online siparişler bu kadar yoğun değilken de
kitapçı yoktu ve üniversitenin içindeki kitapçıda genellikle ders kitapları
satılıyor. Ayrıca kütüphane 2022 yılının sonlarında açılmış ve henüz çok yeni.
Son olarak da bu kadar fazla öğrenci nüfusunun olduğu bir yerde kitapçı açmak birçok
kişinin aklından geçmiştir.
Mahallede, “kitaba talep olmadığı için kitapçı yok” deyince
vakıadan öğrencileri sorumlu tutmuş gibi oldum. Ama başlıca sebep asla onlar
değil. Çünkü eminim ki mahallede bir kitapçı olsaydı başta kızlar olmak üzere
birçok öğrenci o kitapçıdan birçok kitap satın alırdı. Okumasa dahi mutlaka
kitap satın alan çok olurdu. Misal ben. Nerede bir kitapçı görsem mutlaka içine
girer, kitaplara göz atarım ve bazen yeni kitap kokusuna kayıtsız kalamayıp bir tane alırım. Elbette bu durum benim dışımda, kitaplara biraz olsun ilgi duyan
birçok kişide görülen bir özelliktir. Peki bu mahallede neden yıllardır klasik
bir roman satın alabileceğimiz bir kitapçı bulunmuyor?
Sorunun cevabı kültürle açıklanabilir. Kitap okumak da, kitap
satın almak da, bir mahallede kitapçı açmak da kültürle ilgili. Hayatlarını,
onun emirlerine göre organize etmeye çalıştıkları dinin kutsal kitabını bile
okumayan bir şehrin insanlarında haliyle kitap kültürü pek oluşmamıştır. Zaten
kitap okumak, satın almak veya kitapçı açmakla kitapta yazanları anlamak da
aynı şey değildir. Değerli bir kitabı anlamak için çoğu zaman üzerine düşünmek,
kafa yormak gerekir. Oysa Konya’da insanların düşünmeye pek ihtiyacı yoktur.
Çünkü onların inançları vardır. E haliyle Konya’daki insanların ve onların
çocuklarının kitaplarla kuvvetli ilişkilerinin olmaması kolaylıkla
anlaşılabilir bir durumdur.
Argoda, vicdansızca hareket eden insanlar kastedilerek
“Allah’sız kitapsız” diye bir tabir kullanılır. Bu tabir, özünde dinsizlere
işaret eder ve yalnızca, Allah’a ve kitaplara inanmayan “kitapsız” insanların vicdansızmışçasına
davranabileceği savına dayanır. Ama vaziyet o ki Konyalılar da kitaplarla çok
içli dışlı değiller. O halde Konya’daki Müslümanlara soruyorum: Evde vitrinin
üst raflarına koyduğunuz ve içinde ne yazdığına dair genellikle pek fikrinizin olmadığı
kitabın dışında başka kitabınız yok mu, siz de mi kitapsızsınız?
Yeri gelmişken söyleyelim,
Kuran’ın ilk inen ayetleri olarak kabul edilen Alak Suresi
1-4. ayetlerde geçen “İkra” kelimesi, bir metni okumak anlamında değil; “İkra” kelimesi
ile aynı kökten gelen “Kuran’ı” (yani “okunan” demek olan Kuran’ı) insanlara “duyurmak”
anlamında kullanılır. Dolayısıyla Konya halkının, kitap kültürlerini
geliştirmeyerek inandıkları dinin ilk inen ayetlerine uygun davranmadıklarını
söyleyemeyiz.
Notlar
“İkra” ifadesi için bkz. http://ducanecundioglusimurggrubu.blogspot.com/2012/12/kuranin-ilk-emri-oku-mu.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder